Tam bir bolluk çağında yaşıyoruz. Alternatifler çok. Bilgiye kolaylıkla ulaşıyoruz. Çok fazla marka, ürün, şirket var. Bu durumun avantajları olduğu kadar dezavantajları da var. Çünkü çok olması iyi, doğru, değerli olduğu anlamına gelmiyor. Birçok konuda ise çok olması anlamını yitirmesine, değersizleşmesine neden oluyor. İşte bu durum bir kavramı giderek önemli hale getirdi. Bu kavram:Sadelik.
Sadelik nedir?
Sadelik işin özüne ulaşmaktır. Gereksizden kurtulabilmektir. Çoğu zaman basitlik ile sadelik aynı anlamda kullanıyor. Bunu doğru bulmuyorum. Çünkü,basitlik ile sadelik, fazlalık noktasında ayrılır.Basit az olandır. Sadelik ise azın içindeki çokluktur.
Sadeleşmek hem şirketler hem bireyler için çok önemli. Sadeleşebilen şirketler odaklanabiliyor, güç kazanıyorlar. Bunu yapamayanlar ise odaklanamayıp verimsiz bir hale geliyorlar.
Peki o zaman neden sadeleşemiyoruz? Asıl soru bu. Şimdi buna bakalım.
Sadeleşmek neden zor?
Sadeleşmek, bilgi ister.
Bir yöneticinin kalitesini, bilgi seviyesini ölçmek istiyorsanız, basit bir test yapmanız yeterli. Bir konudaki işleri, iş süreçlerini önemli ve önemsiz diye ayırmasını isteyin. Bunu yapma hızı, onun bilgi seviyesi hakkında önemli bilgiler verir. Sadeleşmek için bilgili olmak gerekiyor. Çünkü neyin fazla olduğunu bilmek için gerekli olanı bilmek, işe yarayanı tespit etmek gerekiyor.
Sadeleşmek, tecrübe ister.
Tecrübe bir işi daha az sürede ve kolaylıkla yapabilmenin bilgisidir. Fakat yılların bilgi ve birikimiyle ulaşılır. Sadeleşebilmek, bir konuda gereksiz detaylardan kurtulmak için tecrübeli olmanız gerekir. Daha önce benzeri işleri yapmış, denemiş, en azından görmüş olmanız gerekir. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmeniz gerekir.
Sadeleşmek emek ister.
Sadeleşmek çoğu zaman emek sayesinde ulaşılan bir mertebedir. Çünkü çok içinden azı bulmak ve bunu değerli hale getirmek yılların emeğiyle ortaya çıkar. İş hayatında sevdiğim bir söz var: “Markalar büyüdükçe, logoları küçülür.” Küçük bir logo ile, sade bir tasarım ile çok şey anlatabilmek için yıllarca emek vermeniz, markanızı güçlendirmeniz gerekir.
Sadeleşmek, sabretmeyi gerektirir.
Çok olan çoğu zaman bize daha cazibeli gelir. Çünkü bir işin çok olması daha fazla alternatif sunmasını sağlar. Gözümüzü, gönlümüzü doyurur. Bizi tatmin eder. Fakat sadelik çoğu zaman az olandır. Bu azı değerli yapabilmek için sabretmeniz gerekir. Herkes daha fazlasının peşinden koşarken, daha çok olana ulaşmak isterken, sizin sabır ve kararlılıkla beklemeniz gerekir.
Sadeleşmek, vazgeçmeyi gerektirir.
Sadeleşmenin en zor kısımlarından biri, vazgeçmektir. Sadeleşmek için vazgeçmeniz şarttır. Gereksizden kurtulmanız, onunla yollarınızı ayırmanız gerekir. Peki gereksiz olan gerçekten gereksiz midir? Bu soru vazgeçmeyi zor hale getirir. Çünkü vazgeçtikleriniz doğru olan kısım değilse, kaybetmeniz çok muhtemeldir. Bu yüzden bazen en cesurca karar, vazgeçebilmektir.
Sadeleşmek çok önem verdiğim bir konu. Zaman içinde yaşadığımız bolluk çağının ilerleyen aşamasında çok daha değerli hale gelecek. Sadeleşmenin önemini ve kıymetini bilenler daha iyi sonuçlara ulaşacaklar. Bunun farkında olmayanlar ise çok olanın her zaman en iyisi olduğuna inanıp onun peşinden koşmaya devam edecekler.
Sadelik Kanunları:
Sadeleşmek konusunda başarılı kitaplardan biri, John Maeda’nın The Laws of Simplicity adını taşıyor. Türkçe’ye “Basitlik Kanunları” diye çevrilse de basitlik yerine sadelik kelimesini kullanacağız.
Maeda’nın kitabında sadelik kanunları 10 maddede ele alınıyor. Birlikte açıklayalım:
1.”Ekstilme Kanunu”
Eksiltme kanununda, fazlalıklardan kurtulma üzerinde duruluyor. Buradaki hassas detay yaklaşık aynı işleri yapan şeyler, sadeleştirilebilir. Bunu başardığınızda hem işlevsellik ve hem de verimlilik sağlıyorsunuz. Ayrıca doğru şekilde azaltıp, özenle sadeleştirirseniz aynı zamanda şık bir sonuca ulaşabilirsiniz.
2.”Düzenleme Kanunu”
Düzenlemenin azaltmaktan farkı, birleştirmede ortaya çıkıyor. Sadeleştirmek istediğiniz konuları eksiltmeye odaklanmak yerine belirli üst kavramlar altında birleştirebilirseniz, daha düzenli ve sade bir görünüm elde edebilirsiniz. Burada önemli olan neleri birleştirebileceğiniz, neleri ayrı tutmanız gerektiğidir. Bunu kolayca yapabilmek içinse uzmanlaşmak oldukça önemlidir.
3.”Zaman Kanunu”
Zaman kanununda başarılı olmak için, zaman yönetimini iyi yapmanız gerekiyor. Çünkü zaman yönetimini başardığınızda sadeleşmiş ve hafiflemiş hissedeceksiniz.
Zaman yönetimi ile ilgili ayrıca 2 tavsiye verebiliriz.
1.Parkinson kanunu: Her iş kendisi için ayrılan zamana yayılır. Zamanı iyi yönetmek için her zaman tek bir iş yapın ve o işi belirli bir zaman dilimiyle sınırlayın.
2. Eisenhower Kanunu: Bu kanunda işleri, acil/acil değil, önemli/önemli değil ayrımına göre yapmak var. Bu ayrımları yapabilirseniz zamanınız iyi yönetebilir, gereksiz yüklerden kurtulabilirsiniz.
4.”Öğrenme Kanunu”
Bu kanunda fark yaratan konu, bilgidir. Bilgi seviyeniz arttıkça bir konuya hakimiyetiniz artar. Gereksizlerden daha kolay sıyrılabilirsiniz. Bu yüzden başarılı olmak için uzmanlaşmak oldukça önemli hale geliyor Kendi alanınızda bilgi seviyenizi arttırırsanız, daha sade ve net hale getiriyorsunuz. Maeda ayrıca bu kanunda “ilişkilerdir-dönüştür-şaşırt” vurgusu da yapmaktadır.
Dünyaca ünlü şeflerin hazırladıkları yemeklere baktığınızda bu kanunun da etkilerini görürsünüz. Yemek kalabalık değildir ama etkileyicidir. Bunu başarmak da bilgi ile mümkündür.
5.”Farklılıklar Kanunu”
Sadeleşmek için karmaşıklaşmaya ihtiyaç duyarız. Neden mi? Bu süreç 3 aşamadan oluşuyor. Basit->Karmaşık->Sade , üst kısımda basitlik yerine sadelik vurgusu yapmamınızın nedeni, biraz da bu denklem. Çünkü basit başlıyoruz, zamanla işler karmaşık hale geliyor. Üstünde çalıştıkça ise konuyu sadeleştirebiliyoruz. Bir uyarı yapmadan da geçmeyelim: ” Bir problem karmaşıklaşmaya başlamışsa, çözülmeye yaklaşmıştır.
6.”Bağlam Kanunu”
Maeda bu kanunda ” Hiç bir şey de, önemli bir şeydir.” diyor. İlk başta anlamsız görünse de kastedilen, sadeleşmek için hiçliğe ya da boşluklara ihtiyaç vardır. Boşluklar sadeliğin etkisini arttırmakta önemli kaldıraçlardır. Tasarımcıların eserlerine baktığınızda özellikle boşluklar bırakırlar. Bu boşluklar esere ferahlık katar, etkisini güçlendirir. Dikkat ederseniz en iyi yazarlar sade ve net anlatabilen yazarlardır. Çünkü daha azla çok şey anlatabilme sanatıdır, sadelik. Boşluklar da bu ihtiyacımızı karşılar.
Google ve Yahoo’yu kıyaslayalım. Google’ın ana sayfasında bir sürü boşluk varken, Yahoo her yeri doldurmaya çalışmış. Google’ın başarısında sadelik çok önemli bir yer tutar.
7.”Duygu Kanunu”
Duygu kanunun özünde ise derinleşmek var. Daha fazlanın daha değerli olduğu yer, duygulardır. Maeda, bu kanunda derinleşmek üzerinde duruyor. Gerçek sadelik, duyguda derinleşmekle mümkün. Abartılı sevgi gösterileri yerine, içten sevmek sadeliğin özünde var. “Sevgi neydi? Sevgi emekti.”
8.“Güven Kanunu”
Sadeliğe ulaştığımızda rahatlayabiliriz. John Maeda, “sadeliğe güvenin ve rahatlayın” diyor. Çevremizdeki insanlar daha fazlası için koşmaya odaklıyken, sadeliğin gücü bu rahatlama etkisinde var.
Mevlana, ” Okyanus ne kadar büyük olursa olsun, insan kabı ölçüsünde su alabilir.” diyor. Az aslında çoktur felsefesini benimseyebilirsek, sadelik konusuna da güvenle yaklaşabiliriz.
9.”Başarısızlık Kanunu”
Maeda, “Bazı şeyler asla basitleştirilemez” vurgusu yapıyor. Aslında vurgulanan başarısızlık değil. Bazı detayların sadeliğin gücü adına karmaşık ve yoğun olması gerekiyor.
İşinizin detaylarında bazı konular yoğun ve karmaşıktır. Bu doğaldır, sadelik için arka planda çok çalışmanız ve karmaşık birçok problemi çözmeniz gerekebilir.
10.”Bir Kanunu”
Bu kanundaki temel felsefe, anlam noktasında ortaya çıkar. Sadeliğe ulaşmak için anlamlı olan şeyleri çoğaltmalıyız, anlamsız şeylerden kurtulmalıyız. Bunu yapabilmek için anlamlı olanı iyi tarif etmek gerekiyor. Bu tarifi yaparken ise, bazen zihnimiz yetersiz kalır işte o zaman kalbimiz bize doğruyu bulduracaktır. Önemli olan, içtenlikle o sesi dinleyebilmektir.
Kaynak: Basitlik Kanunları